Karlı Köy, kar taneleri dans ederken, sıcak kahkahaların ve heyecanlı fısıltıların yankılandığı bir yerdi. Her yıl, kışın ortasında, köylüler "Karçiçekleri Şenliği"ni kutlardı. Bu şenlik, kışın ilk çiçeğinin açtığı zaman kutlanır, gökkuşağı renkleriyle parıldayan süslemelerle dolardı. Bu özel günde, herkesin dilekleri, Prenses Luma'nın sihirli bahçesinde çiçek açardı.
Prenses Luma'nın pembe saçları, her zaman farklı renklerde parıldardı. Neşeyle gülümsediğinde, saçları gün ışığı gibi parlar, endişelendiğinde ise grileşirdi. Luma, kelebeklerle konuşabilir ve yıldızlardan yapılmış bir taç takardı. Tacı, onun en sevdiği "Azal" adlı küçük bir kızın çok beğendiği şeylere benziyordu: çantalar, ayakkabılar, ve taçlar.
Şenlik hazırlıkları tüm hızıyla devam ederken, Azal, annesiyle birlikte köy meydanında geziniyordu. Küçük çantasına, işlemeli ayakkabılarına ve başına taktığı minik tacına bayılıyordu. Köydeki her şey çok güzeldi. Süslemeler, rengarenk kurdeleler ve parıldayan ışıklarla doluydu. Azal, etrafına meraklı gözlerle bakarken, annesi ona parıldayan bir balık şeklinde süs eşyası gösterdi. Azal, onu çok beğendi.
Şenlikten bir gün önce, Prenses Luma'nın sihirli bahçesindeki en önemli çiçek, köyün dileklerinin saklandığı "Karçiçeği" kayboldu! Luma'nın saçları birden griye döndü. Gözleri endişeyle doldu. Köylüler panikledi. Dilekler olmazsa, şenlik nasıl kutlanacaktı?

Prenses Luma, "Endişelenmeyin," dedi, sesi nazik ve yumuşaktı. "Karçiçeğini bulacağız!"
Luma, kelebek dostlarını çağırdı. "Sevgili kelebekler," dedi, "Karçiçeği kayboldu. Onu bulmamıza yardım eder misiniz?"
Kelebekler, kanatlarını çırparak, "Elbette Prensesim!" diye karşılık verdiler. "Biz seni gizli bir yola götüreceğiz."
Kelebekler, Prenses Luma'yı karlı ormana doğru yönlendirdi. Luma'nın pembe ayakkabıları, karın üzerinde minik izler bırakarak ilerledi. Yolda, az daha düşüyordu, ama kelebekler ona rehberlik etti ve dengesini bulmasına yardımcı oldu. Yanında, Azal'ın bayıldığı çantalar ve süslü taçları vardı. Köydeki herkesin ona "Prensesim!" diye seslenmesi hoşuna gidiyordu.
Ormanda, uzun ve tehlikeli bir köprü vardı. Luma, köprüyü geçmek için cesaret topladı. Köprünün altından akan buz gibi suya bakınca ürperdi, ama Karçiçeğini bulmak için kararlılığı hiç azalmadı. Kelebekler, ona cesaret verdi, "İleri Prensesim! İnanıyoruz sana!"

Prenses Luma, sonunda Karçiçeğini buldu! Ama çiçek, yalnız değildi. Oyuncu bir kar tilkisi, çiçeği eğlenmek için almıştı. Kar tilkisi, Luma'ya, "O çok güzel parlıyordu, o yüzden biraz oynamak istedim!" dedi.
Prenses Luma, tilkiye nazikçe gülümsedi. "Karçiçeği, köyümüzün dileklerini taşıyor," dedi. "Onunla oynamak yerine, dileklerin gerçekleşmesine yardım edebilirsin."
Kar tilkisi, Luma'nın nazik sözlerinden etkilendi. Dileklerin ne kadar önemli olduğunu anladı ve çiçeği geri verdi. Luma'nın pembe saçları yeniden parlamaya başladı.
Prenses Luma, Karçiçeğini alıp köye döndü. Köylüler onu sevinçle karşıladı. Karçiçeği yerine yerleştirildi ve sihirli bir şekilde dilekler çiçek açtı. Şenlik, hiç olmadığı kadar güzel başladı. Herkes gülümsüyor, şarkılar söylüyor, ve güzel anılar biriktiriyordu. Azal, Prenses Luma'nın yanına geldi ve ona sımsıkı sarıldı.
O günden sonra, Karlı Köy'de, herkesin dilekleri daha parlak ve daha renkli oldu. Çünkü Prenses Luma, onlara yardım etmişti ve tüm kalpleri sevgiyle dolmuştu. Unutulmaz bir şenlik oldu ve bu şenlik, her zaman iyiliğin ve yardımseverliğin gücünü hatırlattı.