Aditi, sekiz yaşında, büyülü hikayelere ve çizim yapmaya bayılan, meraklı bir kızdı. Tarih kitaplarını okumaya ve eski medeniyetlerin gizemlerini öğrenmeye bayılırdı. Özellikle Mısır'ın gizemli piramitleri ve hiyeroglifler onu büyülerdi. Bir gece, çölün ortasındaki huzurlu bir vaha olan evinde, yıldızlar parıldarken, Aditi çizim defterine yeni resimler çiziyordu. Aniden, gökyüzünden bir şeyler düşüyordu. "Vıııızz!" diye bir ses duydu ve parlak bir ışık huzmesiyle birlikte, yere minik, kırmızı bir robot çarptı! Üzerinde "Boop" yazan, kırmızı renkli, minicik bir robottu bu. Boop, Ay'dan geliyordu ve kollarını açarak kocaman sarılmalar yapmayı çok seviyordu. "Bip, bip!" diye sesler çıkararak, düşmekten dolayı biraz üzgündü. Boop'un anteni, uyuyan çocukların rüyalarını toplamak için tasarlanmıştı ama ne yazık ki düşerken bozulmuştu. Onunla birlikte, yumuşak, mavi-menekşe renkli bir yıldız, Twinkle, da düşmüştü. Twinkle, uykulu gözleriyle etrafa bakındı ve "Vızzz..." diye mırıldandı. Twinkle, rüya yastıkları yapabilen ve her ninniyi bilen, uykucu bir yıldızdı. Aditi, şaşkınlıkla robot ve yıldıza baktı. Hemen çizim defterini çıkardı ve onları çizmeye başladı. Boop ve Twinkle'ın etrafında merakla dolaşan Aditi'ye, Boop "Bip, bip!" diye bağırdı, "Ben Boop, Ay'dan geldim ve sarılmayı çok severim! Bu da Twinkle, uykulu bir yıldız!" "Merhaba!" dedi Aditi, heyecanla. "Ben Aditi, çizim yapmayı ve tarih okumayı severim!" Boop, bozuk antenini göstererek, "Bip... Bip... Antenim kırıldı ve bu yüzden çocuklar rüyalarını kaybediyor!" dedi. Twinkle ise endişeyle, "Evet, normalde her gece ninni söylerdim ama bugünlerde ninni söylerken huzursuzluk hissediyorum." dedi. Aditi, bir an düşündü ve aklına bir fikir geldi. "Eski Mısırlılar hakkında bir şeyler okumuştum," dedi. "Vahadaki en eski yerde gizli bir kuyu varmış, orada eski sırlar saklı olabilir!" Üç arkadaş, hep birlikte kuyuyu bulmak için yola koyuldular. Yol boyunca, taş tabletlere kazınmış bilmecelerle karşılaştılar. İlk bilmece şuydu:
"Güneşte parlar, gecede kaybolur, Gözyaşı döker, ama hiç susamaz. Ben neyim?"

Aditi, hemen cevap verdi: "Mum!" Bu bilmeceyi çözdükten sonra, dar geçitlerden ve parıldayan kum tepelerinden geçtiler. İkinci bilmece ise şuydu:
"Söz vermez, ama tutar; İnsanların kalbini ısıtır. Ben neyim?"

Aditi, biraz düşündükten sonra, "Dostluk!" dedi. Üçüncü bilmece ise, yolculuklarını daha da heyecanlı hale getirdi.
"Sessizce akar, ama her şeyi görür, Kaybolanları bulur, umut verir. Ben neyim?"
Aditi, tarih bilgisi ve çizim yeteneği sayesinde, bilmeceleri çözmelerine yardımcı oldu. Boop'un uzay tozuna ihtiyacı vardı, Twinkle ninnilerle destek verdi ve Aditi çizim yaparak yolu bulmalarına yardım etti. Bu bilmeceler, onların dostluğunu test etti, bazen umutsuzluğa kapıldılar, ama asla pes etmediler. Nihayet, gizli kuyuya ulaştılar. Kuyu, minik, parıldayan bir mağaraya açılıyordu. Mağara, uzay tozuyla doluydu! Boop, uzay tozunun antenini güçlendirdiğini ve arkadaşlıkla karıştırıldığında dilekleri gerçekleştirdiğini açıkladı. Aditi, hemen çizim malzemelerini çıkardı. Birlikte uzay tozunu, renkli boyaları ve arkadaşlıklarını karıştırarak, anten için özel bir tamir çözeltisi hazırladılar. Boop'un anteni yeniden parıldadı ve kaybolan rüyalar toplanmaya başladı! Çocukların uykuları geri döndü, herkes rahatladı. Aditi, Boop ve Twinkle sevinçle birbirlerine sarıldılar. Artık her gece, çocuklar tatlı rüyalar göreceklerdi. Aditi, Boop ve Twinkle'ın maceralarını asla unutmadı. Eve döndüğünde, Boop ve Twinkle'ın resmini çizdi, dostluklarını sonsuza dek hatırladı.