Bir zamanlar, Henry adında, kaleler ve bloklarla oynamayı seven 10 yaşında meraklı bir çocuk varmış. Onun en sevdiği şey, devasa kaleler inşa etmek ve onlara hayali şövalyeler ve ejderhalar yerleştirmekti. Bir gün, Henry’nin evi, tuhaf ve esrarengiz bir ormanın hemen kenarındaydı. Bu ormanın ağaçları o kadar uzundu ki, güneş ışığı bile bazen içeri süzülemezdi. Yapraklar, rüzgarla birlikte hafifçe hışırdar ve sanki sırları fısıldar gibiydi. Ama Henry, ormanın etrafında dolaşırken biraz tedirgin olmuştu, çünkü ormanın içindeki gölgeler ürkütücü görünüyordu.
Bir akşam, Henry'nin ormanın kenarında bloklarından bir kale inşa ettiği sırada, gökyüzünden küçük, parlak bir ışık belirdi. Işık, kırmızı renkte minik bir robot olan Boop the Moon Bot'tu! Boop, ay ışığıyla çalışan, sevimli bir robottur ve "bip-bip" diye konuşurdu. Boop'un antenleri, uyuyan çocukların hayallerini toplar, gözlerinden yıldız kümeleri projeksiyonu yapabilir ve uzay tozundan dilek tozu yapardı. Boop, Henry'ye doğru "bip-bip, selam!" diye seslendi.

Henry, "Sen de kimsin?" diye sordu, biraz şaşkınlıkla. Boop cevap verdi, "Bip-bip! Ben Boop! Bip-bip, sana ihtiyacım var! Bip...bip..." Boop'un kelimeleri tam olarak anlaşılamıyordu ama Henry, onun bir yardıma ihtiyacı olduğunu anlamıştı. Boop, parlayan gözleriyle ormana doğru baktı ve "Bip-bip, kayıp yıldızlar, karanlık gece!" dedi. Henry, Boop'un yardım çağrısını duyunca meraklandı. "Yıldızlar mı kayıp? Ne demek istiyorsun?" diye sordu.
Boop, "Bip-bip, gel benimle!" diye cevapladı ve Henry'ye doğru bir uzay tozundan yapılmış bir parıltı serpti. Toz, Henry'nin kalbinin derinliklerine işledi ve Henry'nin kalbine bir cesaret alevi yerleştirdi. Henry tereddüt etmeden, Boop'u takip etti. Ormanın içine doğru ilerlediler. Ağaçlar, onları gölgeleriyle karşıladı ve rüzgarın sesi, bir melodi gibi duyuluyordu. Henry, bloklarından yaptığı kaleler kadar cesur değildi ama Boop'a yardım etme fikri onu heyecanlandırıyordu. Birlikte karanlıkta ilerlediler.
İlerledikçe, ormanın gizemli yüzü ortaya çıkmaya başladı. İlginç bitkiler ve garip seslerle dolu bir dünya onları karşıladı. Boop, antenlerini kullanarak, kayıp yıldızların izini sürmeye çalıştı. "Bip-bip, burada!" diye seslendi ve bir ağacın altına işaret etti. Ağacın altında, parıldayan bir ışık kümesi vardı ama görünüşe göre yıldızlar değildi. Henry, bu ışığın nereden geldiğini merak etti.

Derken, ormanın derinliklerinden gelen garip sesler duyulmaya başladı. Bir şeyler onları kandırmak istiyordu. Gölgenin içinden şekiller beliriyor, ağaçlar sanki hareket ediyordu. Henry biraz korkmuştu ama Boop'un yanında kendini güvende hissetti. "Bip-bip, dikkatli olmalıyız!" diye uyardı Boop. "Bip-bip, bu orman sihirli!" Ormanda ilerledikçe, daha önce hiç görmediği türden engellerle karşılaştılar. Yemyeşil sarmaşıklarla dolu yollar, aşılması zor kayalıklar ve tuhaf yaratıklar... Ama Henry ve Boop, birbirlerine destek olarak her engeli aştılar.
Boop'un antenleri, bir sinyal daha yakaladı. "Bip-bip, bu tarafta!" dedi. Onlar, ormanın en karanlık yerine ulaştılar. Burada, gökyüzündeki tüm yıldızların parlaklığını çalan bir şey vardı. Dev bir gölge, yıldız ışığını emiyordu ve geceyi karanlığa boğuyordu. Henry, bunun bir tür kötü adam olduğuna inanıyordu, tıpkı onun bloklarından yaptığı kalelerde gördüğü gibi. Ancak bu sefer, mücadele etmek için bir kaleleri yoktu.
Boop, gözlerinden bir yıldız kümesi projeksiyonu yaptı. Bu, gölgeye karşı bir saldırıydı. "Bip-bip, ışık getiriyoruz!" dedi Boop. Henry de, yaratıcılığını kullanarak bir plan yaptı. "Boop, senin yıldızlarınla, gölgeyi kandıralım!" dedi. Henry, Boop'un projeksiyonunu kullanarak, gölgeye karşı parlak, yanıltıcı yıldız kümeleri oluşturdu. Gölge, şaşkınlıkla ne yapacağını bilemedi. Bu sırada, Henry, cesaretini toplayarak, gölgeye doğru koştu ve bir cesaret darbesi indirdi.
Sonunda, gölge yok oldu. Kayıp yıldızlar, tekrar gökyüzünde parlamaya başladı. Gece, eski parlaklığına kavuştu. Henry ve Boop, birlikte başardılar! Henry, "Bu harikaydı!" diye bağırdı. Boop, "Bip-bip, arkadaşlık!" dedi ve Henry'ye sıkıca sarıldı. O gece, ormanın üzerinde yıldızlar parıldadı ve Henry, Boop ile birlikte geçirdiği bu macerayı asla unutmadı. Henry ve Boop, ormanda biraz daha yıldız ışığı bırakarak, hep birlikte geri döndüler. Bu, onların ilk maceralarından biriydi ve daha nice maceralara yelken açacaklardı. Çünkü Henry, artık her zaman arkadaşlarına yardım etmeye hazırdı ve Boop, her zaman arkadaşlarına bir sarılma vermek için orada olacaktı.