Bir zamanlar, Robot Fabrikası'nda yaşayan Sitara adında küçük bir kız vardı. Sitara, prenses gibi giyinmeyi çok severdi. Pembe elbiseler, parlak taçlar ve uzun saçlar onun favori oyunuydu. Ama bugün sıradan bir gün değildi! Çünkü bugün, Robot Oyunları vardı! Ve bu oyunlara katılmak için en sevdiği kuzenleri Duke ve Blue de gelmişti. Duke ve Blue da Sitara gibi prenses taçları takmıştı, ne kadar da eğlenceli değil mi?
Robot Fabrikası, karmaşık çarklar, ışıldayan lambalar ve çılgın robotlarla dolu kocaman bir yerdi. Her yıl, Robot Oyunları düzenlenirdi ve bu oyunlar, fabrikanın en heyecan verici etkinliğiydi. Yarışmalar, zıplamalar ve zeka oyunları ile doluydu. Bu yılki oyunlar için her yer hazırlanmıştı. Tockie adında, koyu menekşe rengi, zaman tavşanı, her şeyin zamanında olduğundan emin olmak için etrafta koşturuyordu. Tockie'nin cebinde her zaman bir cep saati olurdu ve hiçbir zaman geç kalmazdı! Rollo adında, turuncu, hızlı bir kirpi de vardı. Rollo, yarışmayı dört gözle bekliyordu. O kadar hızlıydı ki, neredeyse sesten hızlı dönebiliyordu ve minik bel çantasında her zaman lezzetli atıştırmalıklar taşırdı.
Oyunların tam ortasında, yarış parkurunun bitiş çizgisinde tuhaf bir şey oldu. Parlayan, ışıltılı bir geçit belirdi! Bu geçit, sadece kalbi iyi olanlara görünürdü. Tockie'nin cep saati aniden tuhaf davranmaya başladı. Tockie, "Bu hiç iyiye işaret değil," diye mırıldandı kendi kendine.

Oyunlar başladı! Rollo, fırtına gibi koştu ve diğer robotlar da onu takip etti. Ama tam o sırada, ışıltılı geçit açıldı! Esrarengiz bir rüzgar esti ve yarışmacılar savruldu. Tockie, zamanı birkaç saniyeliğine durdurdu ve "Herkes olduğu yerde dursun!" diye bağırdı. Ama Duke ve Blue, rüzgarla birlikte geçide doğru çekildiler. "Yardım edin!" diye bağırdılar. Sitara, kuzenlerinin sesini duyunca çok korktu. Ama bir an düşündü ve sonra cesaretle, "Onları kurtarmalıyız!" dedi.
Tockie ve Rollo, Sitara'ya katıldılar. Geçitten geçtiler ve kendilerini zamanın karmakarışık olduğu tuhaf bir yerde buldular. Her şey ters gidiyordu. Saatler ileri geri gidiyor, günler karışıyor ve gökkuşakları havada dans ediyordu.
"Nereye geldik biz?" diye sordu Sitara. "Zamanın karıştığı bir yere geldik," diye cevapladı Tockie. "Bu karmaşaya bir son vermeliyiz!" Rollo, bel çantasından bir avuç enerji barı çıkardı ve "Enerjimiz olsun ki, çözümü bulabilelim!" dedi.

Birlikte ilerlediler ve zamanın karışıklığına neyin sebep olduğunu bulmaya çalıştılar. Sonunda, devasa bir saatli örümcekle karşılaştılar. Bu örümcek, düzeni sevmiyor ve bu yüzden zamanı karıştırıyordu. Örümceğin gözleri kırmızı renkte parlıyordu ve ürkütücü dişleri vardı. Sitara, "Bu örümceğin bizi durdurması mümkün değil!" diye düşündü.
Örümceği durdurmanın tek yolu, onu güldürmekti. Ama bu imkansız gibi görünüyordu! Birden, Sitara'nın aklına bir fikir geldi. "Unicorn robotlar var, yardım isteyelim!" dedi. Unicorn robotlar geldi ve örümceğe karşı bir plan yaptılar. Sitara, Duke ve Blue'nun en sevdiği şeyleri düşündü: Çikolatalı pizza (sossuz!) ve eğlenceli hikayeler. Hikayeler anlatmaya başladı. Örümceğin içindeki kasvetli hava yavaş yavaş değişti.
Sitara, "Bir zamanlar, Duke ve Blue'ya, kocaman bir çikolatalı pizza geldi. Ama bu pizzada hiç sos yoktu!" dedi. Duke ve Blue, çikolatalı pizzaya bayılırlardı! Sitara kahkahalarla dolu hikayeler anlatmaya devam etti. Örümcek önce homurdandı, sonra bıyıklarını oynattı ve sonunda kocaman bir kahkaha attı! Kahkahalar, zamanın karmaşasını dağıttı. Geçit tekrar açıldı ve Duke ile Blue ortaya çıktı! Hepsi birbirlerine sarıldılar ve çok mutlu oldular.
Oyunlar yeniden başladı ve herkes hep birlikte eğlendi. Saatli örümcek de artık onlarla birlikte eğleniyordu. Sitara, Duke ve Blue, kahkahaların ve sevginin her şeyi düzeltebileceğini öğrendiler. O gün, robotlar, zaman tavşanı ve hızlı kirpi ile birlikte muhteşem bir gün geçirdiler. Sitara, o günden sonra, her zaman cesur ve neşeli bir prenses olarak kaldı.