Yüzen Adalar dünyasına hoş geldiniz! Burada gökyüzünde süzülen, her biri benzersiz ve büyülü adalarda yaşayan birçok farklı yaratık bulunur. Bizim kahramanımız, parıldayan bir miğfere ve hazineye yaklaştığında parıldayan bir boynuza sahip cesur bir deniz dostu olan Noodle Şövalye'dir. Noodle, sihirli deniz kabuklarından yapılmış zırhını gururla taşır ve en iyi arkadaşı, derin sularda yaşayan gizemli Kraken'dir. Noodle, tam olarak 7 dakika 7 saniye boyunca su altında nefes alabilir ve boynuzu, gizli hazineleri bulma yeteneğine sahiptir.
Bir gün, Zümrüt Ada'da, Noodle'ın boynuzu tuhaf bir şekilde parlamaya başladı. Bu, bir mesajın yaklaştığını gösteriyordu. Mesaj, parlak yeşil mürekkeple yazılmıştı ve şöyle diyordu: "Gizli hazine, garip bir yaratık tarafından korunuyor. Cesur ol ve onu bul!" Noodle'ın kalbi heyecanla doldu. Hazinelerle ilgili söylentiler, adalar arasında dolaşıyordu, ancak hiç kimse onları bulamamıştı. Noodle, bu göreve hazırdı!
Zümrüt Ada, yemyeşil ormanları, gökkuşağı şelaleleri ve parıldayan çiçekleriyle cennet gibiydi. Noodle, etrafını saran bu güzelliğe rağmen, mesajın gizemini çözmek için kararlıydı. Sırt çantasını, sihirli deniz yosunundan yapılmış sandviçler ve ışıltılı meyvelerle doldurdu. Ayrıca, Kraken'in tavsiyesi üzerine yanına, Hindistan'dan gelen oyun kartlarını da aldı. "Bilgelik ve zeka, her zaman en büyük hazinedir, küçük dostum," demişti Kraken, derin sesiyle.

Noodle, Zümrüt Ada'nın içlerine doğru yola çıktı. Yol boyunca, rengarenk kelebekler dans etti, gök gürültüsü gibi sesler çıkaran şelaleler aktı ve zümrüt yeşili bitkiler onu hayrete düşürdü. Birkaç saat sonra, gizemli bir mağaraya ulaştı. Mağaranın girişinde, tuhaf bir şey belirdi...
Mağaranın girişinde, devasa bulutlardan yapılmış, gözleri kömür gibi parlayan ve sinirli görünen bir yaratık duruyordu. Bu, Cloud-Cricket'ti! Cloud-Cricket, bulut saçlarıyla ve devasa sopa gibi bacaklarıyla olağanüstü görünüyordu.
"Kim var orada?" diye gürledi Cloud-Cricket, sesi gök gürültüsü gibi yankılandı. "Bu benim, Noodle Şövalye! Hazinenin peşindeyim." dedi Noodle, cesurca.
Cloud-Cricket, gülünç bir kahkaha attı. "Hazine mi? Onu almak istiyorsan, önce beni yenmelisin!" dedi. "Seni bir kriket maçına davet ediyorum!" Bu, Noodle için beklenmedik bir meydan okumaydı, ancak Manoj gibi, kriketi severdi. Noodle, şaşkınlığı gizleyerek kabul etti. "Peki, maç ne zaman başlayacak?" dedi.

Cloud-Cricket, hazırlıklar için bulutlardan oluşan bir stadyum yarattı. Seyirciler, rengarenk kuşlar ve uçan balıklar olarak toplandı. Maç başladığında, Cloud-Cricket topu inanılmaz bir hızla attı. Noodle, zırhıyla bile, topu yakalamakta zorlandı. Ancak, yılmadı. Kraken'in ona öğrettiği gibi, zekasını ve cesaretini kullanmaya karar verdi.
Noodle, Cloud-Cricket'in zayıf noktasını bulmak için dikkatlice gözlemledi. Cloud-Cricket'in aslında çok yalnız olduğunu fark etti. Onunla arkadaş olmak, maçı kazanmak için daha iyi bir yol olabilirdi.
"Cloud-Cricket," dedi Noodle, maç sırasında. "Neden bu kadar sinirlisin?" Cloud-Cricket, şaşkınlıkla durdu. "Beni kimse anlamıyor," diye homurdandı. "Sürekli yalnızım ve hazinemi korumak zorundayım."
Noodle, nazikçe gülümsedi. "Ben seni anlıyorum. Biz arkadaşlar olabiliriz. Birlikte hazineyi açabiliriz." Cloud-Cricket bir an tereddüt etti, sonra yumuşadı. "Belki haklısın..." dedi.
Birlikte, hazine sandığını açtılar. Sandıktan, altın ve mücevherler yerine, eski bir kriket sopası ve üzerinde "Gerçek dostluk, en büyük hazinedir" yazan bir not çıktı. Noodle ve Cloud-Cricket, gülüştüler. O günden sonra, birlikte kriket oynadılar, Zümrüt Ada'yı korudular ve en iyi arkadaşlar oldular. Noodle, Kraken'e ve Manoj'a yeni arkadaşını ve bulduğu "hazineyi" anlattı ve birlikte olmanın ne kadar değerli olduğunu öğrendi.