Uzak Diyar'da, bulutların üzerinde yüzen adaların ve parıldayan nehirlerin olduğu büyülü bir yer varmış. Bu diyarda, Prenses Luma yaşıyormuş. Prenses Luma'nın saçları derin pembe renkli, kıvrımlı ve çok büyük bir kalbi varmış. En sevdiği şey kelebeklerle konuşmakmış ve dileklerin çiçek açtığı özel bir bahçesi varmış. Ayrıca, taçında düşmüş bir yıldızdan yapılmış çok özel bir taç varmış. Bir gün, Prenses Luma, tacındaki yıldızın kaybolduğunu fark etmiş. "Aman Tanrım! Yıldızım nerede?" diye hayretle bağırmış. Yıldız, gökten düşmüş ve nereye gittiği bilinmiyormuş.

Tam o sırada, Boop adında küçük, kırmızı bir ay robotu belirmiş. Boop, "Bip bip!" diye konuşuyormuş, bu da onun sevgi dolu bir robot olduğu anlamına geliyormuş. Ay'dan gelmiş ve sarılmaya bayılıyormuş. Ayrıca uykularında çocukların hayallerini yakalayabilen antenleri varmış. Boop, Prenses Luma'ya yıldızı bulmasına yardım etme görevinde olduğunu söylemiş. "Bip bip! Kayıp yıldızı bulmamız gerekiyor!" demiş.
Bir de Kaptan Pompom varmış. O da pembe botları ve cupcake'lerden yapılmış bir gemisi olan neşeli bir amigo korsanmış. Kaptan Pompom, her şeyi parıldatabilen özel bir tezahürata sahipmiş. "Haydi arkadaşlar, bu yıldızı bulmalıyız!" diye heyecanla bağırmış.

Prenses Luma, Boop ve Kaptan Pompom, yıldızı bulmak için yola koyulmuşlar. Kaptan Pompom'un cupcake gemisiyle, Fısıltılı Orman'a doğru yol almışlar. Bu orman, bulmacaları ve dolambaçlı yollarıyla ünlüymüş. Ormana girdiklerinde, bir tren bulmacasıyla karşılaşmışlar. Bu bulmacayı çözmek için mantıklı düşünmeleri ve iş birliği yapmaları gerekiyormuş. Tren, farklı yollara gidebiliyormuş ve doğru yolu bulmak için çok çalışmalılarmış. Manoj, trenleri çok severmiş ve bu yüzden bu bulmacayı çözmek istemiş. Ama bulmaca çok zormuş. Karanlıkta yolu bulmak da zorlaşıyormuş. Prenses Luma, kelebeklerle konuşarak doğru yolu bulmalarına yardımcı olmuş. Kelebekler, onlara yolu göstermişler. Boop da gözlerinden yıldız takımyıldızları yansıtarak yolu aydınlatmış.
Yıldızın, nerede olduğuna dair ipuçları bulmuşlar. Bu ipuçları, cricket'e benzeyen işaretler içeriyormuş. Kaptan Pompom, hiç pes etmemiş ve arkadaşlarına cesaret vermiş. "Vazgeçmeyin! Başaracağız!" diye bağırmış. Sonunda, son ipucunun, Prenses Luma'nın bahçesine benzeyen, dileklerin açtığı gizli bir vadiye götürdüğünü fark etmişler. Orada, kayıp yıldızı bulmuşlar. Yıldız, kaybolmasının nedenini açıklamış: "Ben, dünyayı görmek ve başkalarına yardım etmek istedim." demiş. Aynı zamanda, kaybolan bir köpek yavrusuna yardım ediyormuş, ki Azal'ın sevebileceği bir köpek yavrusuymuş.
Boop, yıldızı tamir edebilmiş, ama bu yolculuk onları değiştirmiş. Hepsi birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu anlamış. Prenses Luma'nın şefkati, Kaptan Pompom'un cesareti ve Boop'un neşesi, onları dünyanın en iyi ekibi yapmış. Geri dönme vakti gelmiş, yıldızı ve yavru köpeği de beraberlerinde getirmişler. Yavru köpek, Azal'ın çok sevdiği küçük bir çantaya benzeyen bir çantada oturuyormuş. Uzak Diyar'a geri döndüklerinde, herkes kahkahalarla onları karşılamış. Yıldız, Prenses Luma'nın tacına geri dönmüş ve gökyüzü tekrar parlamış. Herkes, dostluğun ve yardımlaşmanın gücünü anlamış.