Uzaklar Ülkesi'nde, Prens Korsan Ayı'nın şahane bir krallığı vardı. Prens, sıcak pembe rengiyle parıldayan tüyleri, altın tacı ve korsan göz bandıyla çok cesurdu. Orman canlılarıyla konuşabilir, 37 farklı taç koleksiyonuna sahipti ve bal çayına bayılırdı. Bir zamanlar kayıp oyuncak ayıları kurtarmak için Pamuklu Deniz'de yelken açmıştı. Onun en iyi arkadaşı, dodger mavisi renkli, uçan bir çörek olan Döndü'ydü. Döndü, her zaman dönmeyi, uçmayı ve konfeti serperken en saçma şakaları yapmayı severdi. Döndü'nün ortasındaki delik, Kahkaha Boyutu'na açılan bir portaldi! Heyecanlandığında "vııııı" diye bağırır, yaptığı şakalarla renk değiştiren serpmeleri vardı.
Her yıl, Faraway Krallığı'nda, "Pırıl Pırıl Halkaların Oyunu" adlı büyük bir spor etkinliği düzenlenirdi. Takımlar, parıldayan halkaları toplamak için yarışırlardı. Küçük Prenses Azal, o gün bu etkinliği izlemeye gelmişti. Azal'ın en sevdiği şeyler köpek yavruları, taçlar, çantalar, ayakkabılar ve balıktı. Robot süpürgelerden ise hiç hoşlanmazdı. Tribünde yerini aldı, heyecanla etrafına bakındı. Bu yılki yarışmada "Pembe Pençeler" takımı ve rakipleri "Mavi Şimşekler" yarışacaktı. Pembe Pençeler'in en sevdiği şey ayakkabı ve çantalar olduğu için hepsi çok şık görünüyordu. Herkes, Pembe Pençeler'in renkli ayakkabıları ve çantalarıyla ne kadar havalı göründüğünü konuşuyordu. Mavi Şimşekler de oldukça iddialı görünüyordu, ancak hayranların yüksek sesinden dolayı biraz asık suratlıydılar. Sahada rengarenk halkalar parlıyordu; kırmızı, sarı, yeşil ve mor. Azal, gözlerini kırpıştırdı, yarışın başlamasını sabırsızlıkla bekliyordu.

"Hazır mıyız, Pembe Pençeler?" diye bağırdı Prens Korsan Ayı, yüksek sesle. "Haydi, bu halkaları toplayalım!"
Ve oyun başladı! Döndü, gökyüzünde zıplayıp döndü, kahkahalarla dolu şakalar yapıyordu. "Halkalar, halkalar, işte geldim!" diye bağırdı. Pembe Pençeler koşuşturuyor, ayakkabıları ve çantalarıyla halkaları toplamaya çalışıyorlardı. Prens Korsan Ayı, takımına cesaret veriyordu. "Unutmayın," diye seslendi, "En önemli şey, eğlenmek ve birbirinize yardım etmek!" Azal heyecanla zıplıyor, Pembe Pençeler'i destekliyordu.

Ancak, bir şeyler ters gitti. Pembe Pençeler'den bir üye, küçük bir kız, kayboldu! "Nerede?" diye bağırdı Prens Korsan Ayı, endişeyle. Mavi Şimşekler, bu durumu fırsata çevirerek hile yapmaya başladı. Prens, takımına döndü ve "Önce arkadaşlarımıza yardım etmeliyiz!" dedi. Döndü, hızla döndü ve "Vıııı! Kaybolan arkadaşımızı bulmalıyız!" diye bağırdı. Pembe Pençeler, kaybolan arkadaşını bulmak için etrafa koşuşturdu. Döndü, dönerek herkesin nerede olduğuna dair ipuçları veriyordu. "Sarı halkayı buldum!" diye bağırdı bir oyuncu. "Ve kırmızı halkayı!" diye bağırdı Döndü. Oyunun ortasında, Prens Korsan Ayı, "Unutmayın, en güzel halkalar, sevgi ve dayanışma halkalarıdır!" dedi.
Nihayet, kayıp kız bulundu! Hep birlikte, halkaları topladılar ve birbirlerine yardım ettiler. Tam o sırada, sahada büyük bir patlama oldu! Ama bu, yarışmacıları birbirine bağlayan rengarenk konfetilerin patlamasıydı. Sahayı, pembe, mavi, yeşil ve sarı renklerde konfetiler kaplamıştı. Pembe Pençeler, kazanmaktan çok, birbirlerine yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu fark etti. Halkaları topladılar ve yüzlerinde kocaman gülümsemelerle Azal'ın yanına geldiler. Azal, ayakkabılarını ve çantalarını çok sevdiği Pembe Pençeler'i alkışladı.
Kalabalık tezahürat yaptı. Herkes, takım çalışmasının, yardımlaşmanın ve arkadaşlığın neşesini hissetti. O gün, Faraway Krallığı'nda, herkes için unutulmaz bir gün oldu. Çünkü önemli olan, yarışmak değil, birlikte olmaktı.