Yükseklerde, pembe bir dağın tepesinde, Prens Korsan Ayı yaşıyordu. Üzerinde altın bir taç ve korsan göz bandı olan cesur bir ayıydı o. Krallığını şefkatle korur, orman hayvanlarıyla konuşabilirdi ve tam 37 tane taç koleksiyonu vardı! Sabahları bal çayı içer, bulutların pamuk gibi yumuşaklığına bayılırdı. Her sabah, ailesiyle birlikte bir bilmece çözerlerdi, bu onların özel bir aile geleneğiydi.
Zirvede, Gökkuşağı Ejderi Frizzle de yaşardı. Frizzle, mavi-mor renkli, tüylü ve dost canlısı bir ejderhaydı. Ateş yerine, ışıltı püskürtürdü ve dağ tepelerinde çay partileri düzenlemeyi çok severdi. Ayrıca, tam olarak bir saat süren gökkuşağı izleri bırakırdı, ve ruh haline göre pullarının rengi değişirdi. Frizzle ve Prens Korsan Ayı çok iyi arkadaşlardı ve her zaman yardımlaşırlardı.

Ve tabii ki, Karlar Efendisi Glim de vardı. Glim, mısır püskülü mavisi sakalları olan, büyülü bir buz hokeyi efendisiydi. Karı her mevsimde yaratabilirdi ve erimeyen bir dondurma şatosunda yaşardı. Asası, büyülü bir buz sarkıtından yapılmıştı. Glim de onların en yakın arkadaşlarından biriydi.
Bir sabah, Prens Korsan Ayı, Frizzle ve Glim, her zamanki gibi sabah çaylarını içerken, tuhaf bir şey oldu. Zirvenin üzerine, garip bir sis çöktü. Sis, o kadar yoğundu ki, etrafı görmek imkansızdı. Prens Korsan Ayı, "Bu bir bilmece!" dedi. "Önemli bir şey oluyor." Frizzle, gözleri parlayarak, "Hadi çözelim!" diye bağırdı. Glim, sakalını sıvazlayarak, "Bilmeceyi çözmek için işbirliği yapmalıyız." dedi.
İlk bilmece, dağın renklerini çalmıştı. Pembe dağ, artık griye dönmüştü. Gökkuşağı izleri solmuş, ve kar taneleri donuklaşmıştı. Prens Korsan Ayı, "Bu bilmece, farklı icatlarla ilgili bir şey olmalı!" dedi. Nicolas adında, icatlara ve modellere bayılan bir çocuk arkadaşları vardı. Nicolas'un bulmacaları çözme becerileri, bu bilmecede çok işe yarayacaktı.

Frizzle, gökkuşağı izlerini kullanarak bir harita yaptı. Harita, dağın etrafındaki gizemli bir yolculuğu gösteriyordu. İlk durak, kaybolmuş sincapların yaşadığı bir ormandı. Bir aile, yavrularını kaybetmişti. Ana adında, hayvanlara yardım etmeyi seven bir çocuk vardı. Ana, sincap ailesine yardım etmek için hemen harekete geçti. Prens Korsan Ayı, sincaplarla konuştu ve onları yuvalarına geri götürdü. Sincaplar, minnettarlıkla onlara baktı.
Bir sonraki durak, bulutların üzerinde bulunan bir alan oldu. Bu bulutlar o kadar yumuşaktı ki, üzerinde zıplamak mümkündü. Glim, dondurma kepçelerini kullanarak, bulutların üzerinde bir yol açtı. Ancak, bulutların arasında gizlenmiş bilmeceler vardı. Prens Korsan Ayı, "Bu bilmeceleri çözmeliyiz!" dedi. Frizzle ve Glim, bilmeceleri çözmek için birlikte çalıştılar. Bilmeceler, zekalarını ve yaratıcılıklarını test ediyordu.
Sonunda, bilmecelerin kaynağı ortaya çıktı. Sis, yalnız bir Bulut Yaratığı'ndan geliyordu. Bulut Yaratığı, çok üzgündü çünkü kimse onu sevmiyordu ve onu anlamıyordu. Prens Korsan Ayı, orman hayvanlarıyla konuşma yeteneğini kullanarak, Bulut Yaratığı'nı rahatlattı. Ona, yalnız olmadığını ve onların arkadaşı olduğunu söyledi. Ana, Bulut Yaratığı'na sevgiyle yaklaştı ve ona sarıldı. Frizzle ve Glim, ışıltı ve karla, Bulut Yaratığı'nın gününü güzelleştirdi. Bulut Yaratığı, mutluluktan gülümsedi.
Sis kayboldu. Dağ, eski renklerine geri döndü. Gökkuşağı parladı, kar parladı ve pembe dağ yine pembe oldu. Prens Korsan Ayı, Frizzle, Glim ve Ana, zirvede bir çay partisi düzenlediler. Birlikte olmanın, yardımlaşmanın ve sevginin gücünü kutladılar. O günden sonra, Bulut Yaratığı da onların arkadaşı oldu ve her zaman onlarla birlikte eğlendi. Ve tabii ki, aile gelenekleri daha da güçlendi.