Daniel, süper kahramanlara hayran, hızlı koşan, enerjik bir çocuktu.
Manoj ise kriketi seven, Hindistan hikayelerine bayılan, zeki bir gençti.
Bir gün, garip bir şekilde parıldayan, devasa bir havuç şeklinde bir zaman makinesi gördüler.
Makinenin sahibi, koyu menekşe rengi tüyleri olan, her zaman zamanı bilen ve eğlenceye hiç geç kalmayan Tockie adında bir Zaman Tavşanı'ydı.
Tockie'nin bir de zamanı 10 saniye durdurabilen bir cep saati vardı. "Merhaba arkadaşlar!" dedi Tockie neşeyle. "Sizi, kriketin ilk oynandığı zamana, heyecan dolu bir yolculuğa davet ediyorum!" Daniel ve Manoj heyecanla kabul ettiler.
Zaman makinesine bindiler ve Tockie, zaman ayarını yaptı.
Makinadan yükselen "vızzzt!" sesiyle birlikte, etraflarındaki her şey bulanıklaştı ve sonra yepyeni bir manzarada gözlerini açtılar.
Etrafları, çimlerin üzerinde topla oynayan, meraklı insanlarla doluydu. "Hoş geldiniz!" dedi Tockie gülümseyerek. "Burada, ilk kriket maçını izleyeceğiz!" Manoj'un gözleri parladı. "Harika!" diye bağırdı. "Hindistan hikayelerinden biliyorum, bu çok önemli!" Ancak tam o sırada bir sorun fark ettiler.
Maçı oynayacakları sopa (bat) kayıptı! Panik başladı.

Oyuncular endişeyle birbirlerine bakıyor, maçın başlamasını bekliyorlardı. "Sakin olun!" dedi Tockie, cebinden cep saatini çıkararak. "Zamanı durdurabilir ve sorunu çözebiliriz!" Tockie, saati çalıştırdı ve zaman dondu.
Herkes hareket etmeyi bıraktı, sadece Daniel, Manoj ve Tockie hareket edebiliyordu. "Gözlem yeteneğini kullan, Daniel!" dedi Tockie. "Neler olduğuna dikkat et!" Daniel, süper kahramanlar gibi etrafına baktı. "Şu ağacın altında bir iz var!" dedi. "Sanki biri oraya bir şeyler saklamış." Manoj, Hindistan hikayelerinden edindiği bilgilerle, "Belki de önemli bir şeyin gizlendiği bir yerdir," dedi. "Gelin, bakalım!" Üç arkadaş, ağacın altına gittiler.
Orada, parlak mavi mor renkte, uykulu bir yıldız olan Twinkle belirdi.
Twinkle, çocuklara huzur veren, rüyalarla dolu bir yıldızdı. "Merhaba çocuklar," dedi Twinkle, tatlı bir sesle. "Yardım etmek için buradayım.
Rüyalarla ipuçlarını birleştirebiliriz." Twinkle'ın yardımıyla, kayıp sopanın (bat) nerede olduğuna dair ipuçları görmeye başladılar.
Rüyalarda, sopanın (bat) bir oyuncunun eşyalarının arasına gizlendiğini gördüler.
Daniel, hemen oyuncuların eşyalarını aramaya başladı.
Manoj, Hindistan hikayelerindeki zekasıyla, ipuçlarını birleştirdi.
Sonunda, sopayı (bat) bulan Daniel oldu! "Bulduk!" diye bağırdı. "Sopa burada!" Zaman tekrar akmaya başladı.
Oyuncular ve izleyiciler rahatlamıştı. İlk kriket maçı, heyecanla başladı.

Ancak oyunun ortasında, karşı takımın oyuncuları daha iyi oynamaya başladı.
Daniel, bu durumdan biraz hayal kırıklığına uğradı.
Manoj ise takım arkadaşlarını desteklemeye çalıştı.
Maçı kaybettiler.
Daniel üzüntüyle, "Neden kaybettik?" diye sordu.
Tockie, "Önemli olan, oyunu oynamaktı," dedi. "Ve unutmayın, her zaman kazanmak zorunda değilsiniz. Önemli olan, takım çalışması yapmak, eğlenmek ve birbirinize destek olmaktır." Twinkle, "Aynen öyle," dedi. "Kaybetmek de bir deneyimdir, dersler çıkarabiliriz." Manoj gülümsedi. "Haklısınız!" dedi. "Cricket oynamak sadece kazanmak değil, aynı zamanda iyi bir oyuncu olmak demektir." Hep birlikte, Tockie'nin havuç şeklindeki zaman makinesine bindiler.
Geri dönüş yolculuğu, kahkahalar ve dostlukla doluydu.
Daniel, Manoj ve Tockie, harika bir gün geçirmişlerdi.
Farklı ilgi alanlarına sahip olsalar da, birlikte çalışarak, güzel bir anı yaratmışlardı.
Zaman makinesi, onları geldikleri zamana geri getirdi. "Tekrar görüşmek üzere!" dedi Tockie, gülümseyerek. "Unutmayın, her zaman yeni maceralar sizi bekler!" Daniel ve Manoj, Tockie'ye veda ettiler ve bu unutulmaz günün tadını çıkarmak için evlerine döndüler.