Gökyüzü Adaları'na hoş geldiniz! Bu adalar, gökkuşakları gibi ışıltılı nehirlerin aktığı, pamuk şekerinden kalelerle dolu büyülü yerlerdi. Her ada, farklı bir bitki örtüsü ve eşsiz bir güzellikle doluydu. Bu adalarda yaşayan üç özel arkadaş vardı: Clover, Blinky ve Dizzy.
Clover, ormanın derinliklerinden gelmiş, derin pembe bir orman filiziydi. Güneş yapraklarını gıdıkladığında kahkahalar atar, her gün başının üzerinde farklı bir çiçek açardı. Clover, tüm bitkilerle konuşabilirdi ve mutlu olduğunda doğal parfümler yapardı. Yaprakları geceleri parıldardı. Blinky, sihirli bir sırt çantasıydı, konuşurdu ve her şeyi, hatta devasa bir zıplayan kale bile saklayabilirdi! Eşyaları renklerine ve boyutlarına göre otomatik olarak düzenleyebilir, içindekilere yalnız kalmasınlar diye şakalar anlatırdı. Son olarak, Dizzy vardı; gökyüzü mavisi, uçan bir çörek! Dizzy, en saçma şakaları anlatırken konfeti serpmeyi, dönmeyi ve uçmayı çok severdi. Ortasındaki delik, Kahkaha Boyutu'na açılan bir portaldı ve yaptığı şakalara göre konfetilerin renkleri değişirdi. Bu üç arkadaş, bugün Gökyüzü Adaları'nda eğlenceli bir gün geçirmek için bir araya gelmişlerdi.
O sırada, küçük Mariana bahçede dolaşıyordu. Mariana, geleneksel şarkılar söylemeyi ve bale yapmayı seven, altın gibi saçları ve parlak gözleri olan altı yaşında bir kızdı. O gün yine güzel bir şarkı söylüyordu, sesi rüzgarda dans ediyordu. "Günaydın, gökyüzü! Günaydın, çiçekler!" diye neşeyle bağırıyordu.
"Günaydın, Mariana!" diye neşeyle bağırdı Clover, gülümsediğinde yüzünde yaprakları titredi.
"Bugün hava harika!" dedi Blinky, içindeki eşyaları sıralarken.
"Ve ben süper eğlenceli şakalarla doluyum!" dedi Dizzy, havada taklalar atarak.
Ancak, gökyüzünde bir şeyler değişiyordu. Kara bir bulut, Gökyüzü Adaları'nın üzerine doğru ilerliyordu. Bu bulut, diğer bulutlardan farklıydı. Sürekli gölge bırakıyor ve etrafı kasvetli bir hale sokuyordu. Gökyüzü Adaları'nın neşesi yavaş yavaş soluyordu. Rengarenk nehirlerin ışıltısı azalıyor, çiçekler soluyor, herkesin yüzü asılıyordu.
Clover, Blinky ve Dizzy hemen bir araya geldiler. "Bu kara bulutu durdurmalıyız!" dedi Clover, endişeyle.
"Ama nasıl?" diye sordu Blinky.
"Bence bulutla konuşmalıyız!" dedi Dizzy.
Üç arkadaş, buluta doğru yolculuğa çıktılar. Kara buluta yaklaştıklarında, onun aslında yalnız olduğunu fark ettiler. Bulut, etrafındaki kasvetten dolayı üzgündü. Clover, bitkilerle konuşma yeteneğini kullanarak bulutla iletişime geçti. "Neden bu kadar üzgünsün?" diye sordu.
Bulut, "Kimse beni sevmiyor. Herkes gölgemi sevmiyor..." diye cevap verdi.
Clover, Blinky ve Dizzy, buluta yardım etmeye karar verdiler. Blinky, içinden bir dolu renkli oyuncak ve eğlenceli eşya çıkardı. Dizzy, etrafında dönerek konfeti serpti ve şakalar anlattı. Ancak, bulutun yüzü hala asıktı.
Tam o sırada, Mariana yanlarına geldi. "Neye ihtiyacınız var?" diye sordu. Mariana'nın sesini duyan Blinky, "Belki de bir dans şovuna ihtiyacımız vardır!" dedi.
Mariana gülümsedi. "Harika bir fikir!" dedi. Mariana, geleneksel danslarını dans etmeye ve şarkı söylemeye başladı. Clover, mutlu olduğunda yaptığı gibi, harika parfümler hazırladı. Dizzy ise daha çok konfeti serpti ve eğlenceli şakalar anlatmaya devam etti.
Şov başladığında, kara bulut şaşkınlıkla izledi. Mariana’nın neşeli şarkıları ve dansları, Clover’ın güzel kokuları, Dizzy'nin eğlenceli şakaları ve konfetileri bulutun kalbini yumuşattı. Yavaş yavaş, bulutun içinden küçük bir gülümseme belirdi. Daha sonra bulut, parlak gökkuşağı renklerine büründü.
Gökyüzü Adaları'na yeniden güneş ışıkları düştü. Nehirler ışıltısına geri döndü, çiçekler canlandı. Herkesin yüzü neşeyle doldu. Clover, Blinky, Dizzy ve Mariana, birbirlerine sarıldılar.
"Başardık!" diye bağırdı Dizzy, havada taklalar atarak.
"Evet!" dedi Blinky, içindeki eşyaları düzenlerken.
"Birlikte çalışmak ve başkalarına yardım etmek ne kadar güzel!" dedi Clover, yüzünde mutlulukla.
O günden sonra, kara bulut, Gökyüzü Adaları'nı ziyaret etmeye devam etti. Ancak artık yalnız değildi. Artık, arkadaşları vardı ve gökyüzü adalarının neşesine ortak olmuştu. Ve Mariana, geleneksel şarkılarını söylerken, Gökyüzü Adaları'nda neşe hiç eksik olmadı.