Pırıl pırıl, büyülü bir ormanda, Prenses Korsan Ayı yaşarmış. Prenses Korsan Ayı, pembe bir tüylü kürke sahip, altın bir taç takan ve korsan göz bandı takan, çok cesur bir ayıymış. Ormanını sevgi ve şefkatle korurmuş. Hatta, ormandaki hayvanlarla konuşabilen, 37 farklı tacı olan ve bal çayı içmeyi seven bir ayıymış. Bir zamanlar kayıp oyuncak ayıları kurtarmak için Pamuk Deniz'inde yelken açmış. Bir sabah, Prenses Korsan Ayı'nın posta kutusuna gizemli bir mesaj gelmiş. Mesajda, "Kırpıntı Ormanı'nın büyüsünü koruyan çok özel bir şey kayboldu. Onu bulmalısın!" yazıyormuş.
Prenses Korsan Ayı, mesajı okuduktan sonra hemen yardım çağırmaya karar vermiş. İlk olarak, parıldayan kar tanelerinden yapılmış sakalı olan, dondurma kaşıklarıyla büyüler yapan, asla erimeyen bir buzdan şatoda yaşayan, bilge bir sihirbaz olan Glim Kar Topu Büyücüsü'nü aramış. Glim, her zaman yaratıcı fikirleriyle ve sihirli buz krema kaşıklarıyla sorunları çözmeye hazırmış. "Bana biraz zaman ver, Kırpıntı Ormanı'nın büyüsünü geri getireceğiz!" demiş.
Sonra, minik, üç gözlü, fıstık ezmesi sandviçlerine bayılan, baloncuk uzay gemisiyle etrafta uçuşan, kıpır kıpır bir uzaylı olan Nuny'yi çağırmış. Nuny'nin üçüncü gözü görünmez gökkuşağı dalgalarını görebiliyormuş ve uzaydaki kayaları toplamayı çok severmiş. "Harika! Bir maceraya atılmak süper eğlenceli olacak!" diye heyecanla bağırmış Nuny.
Üçlü, kayıp eşyayı bulmak için yola çıkmış. Orman, parıldayan çiçeklerle ve Aditi'nin en sevdiği renklerle doluymuş. İlk olarak, gökkuşağı şekerlerinden yapılmış bir labirentten geçmeleri gerekiyormuş. Glim, buz krema kaşıklarıyla köprüler inşa etmiş. Nuny, yer çekimini değiştirme yeteneğini kullanarak, zorlu bir kısımda yer çekimini tersine çevirmiş, böylece kolayca geçebilmişler. Prenses Korsan Ayı, ormanı iyi bildiği için doğru yolu bulmuş. Yol boyunca, tarih kitaplarından fırlamış gibi duran bilmecelerle karşılaşmışlar.
Bilmecelerden biri şöyleymiş: "Ben geçmişin aynasıyım, geleceğin öğretmeni. Bana bakarsan, çok şey öğrenirsin." Cevabı bulan, hemen bir sonraki aşamaya geçmiş. Daha sonra, hilebaz perilerin bıraktığı bilmeceleri çözmek zorunda kalmışlar. Periler, onların yeteneklerini test etmek istiyormuş. Bir bilmece de şöyleymiş: "Benim adım, rüzgarla dans ederim, ama kanatlarım yok. Suda yüzebilirim, ama balık değilim." Bu bilmeceleri çözmek için birlikte çalışmışlar. Glim'in bilgeliği, Nuny'nin merakı ve Prenses Korsan Ayı'nın cesareti, onları her bilmeceye bir adım daha yaklaştırmış.
Sonunda, kayıp eşyayı buldukları yere ulaşmışlar. Ama kim bu gölgeli figür? Meğerse, bu figür, eşyayı çalmak için değil, Kırpıntı Ormanı'na farklı bir şekilde neşe getirmek istemiş. Onlar da eşyayı kullanarak kendi dünyalarında güzellikler yaratmak istemişler. Prenses Korsan Ayı, Glim ve Nuny, gölgeli figürle konuşmuşlar. Onun niyeti anladıktan sonra, hep birlikte çalışmaya karar vermişler. Kayıp eşyayı kullanarak, Kırpıntı Ormanı'nı daha da büyülü hale getirmişler. Gökkuşağı renkleri her yere yayılmış, çiçekler daha parlak açmış ve hayvanlar daha mutlu olmuş. Herkes bir birine yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu anlamış.
Birlikte çalışmanın ve farklı düşüncelere saygı duymanın önemi anlaşılmış. Herkes, Prenses Korsan Ayı'nın şatosunda toplanmış. Altın taçlarını takmışlar, bal çayı içmişler ve tatlı kurabiyeler yemişler. Kırpıntı Ormanı, daha önce hiç olmadığı kadar mutlu olmuş. Ve Prenses Korsan Ayı, Glim ve Nuny, her zaman birlikte maceralara atılmaya devam etmişler.