Enchanted Ormanında, Pola adında koyu turkuaz kulaklı, sevimli bir kutup ayısı yaşıyordu. Pola'nın en sevdiği şey, benzersiz şekillerde kar taneleri yapmaktı. Bu kar taneleri sadece kar tanesi olmakla kalmayıp, aynı zamanda parıldardı! Ancak bir sabah, Pola uyandı ve bir sorun olduğunu fark etti. "Aman Tanrım!" dedi Pola, "Kar tanelerim parıldamıyor!"
Çok üzüldü. Ne yapacağını bilemiyordu. Bu yüzden, bilgelik ve adaletle bilinen Kral Bearon'dan yardım istemeye karar verdi. Kral Bearon, gökyüzü mavisi tüylere ve altın bir tacı olan asil bir ayıydı. Pola, Kral Bearon'un yanına gitti ve ona kar tanelerinin sorununu anlattı. Kral Bearon onu dinledi ve dedi ki, "Pola, endişelenme. Bu gizemi çözmenize yardımcı olacağım."
Kral Bearon, "Bu gizemi çözmek için en maceraperest arkadaşımız Angus'tan yardım almalıyız," dedi. Angus, koyu yeşil bir şapka takan, turuncu tüylü, meraklı gözlü bir maceraperesti. Angus, her zaman bilinmeyen yerleri keşfetmek ve gizli hazineleri bulmak isterdi.
Pola, Kral Bearon ve Angus, hep birlikte ormanın derinliklerine doğru yola çıktılar. Aarav'ın uzayla ilgili merakını bilen Pola, ona uzaydaki yıldızlardan ve gezegenlerden bahsetti. "Acaba uzaylılar da bizim gibi bulmaca çözer mi?" diye sordu Pola. Bu Aarav'ın aklına yepyeni bir şey getirmişti. "Dinozorlar ve uzay birleşirse nasıl olur acaba?" diye düşündü.
Yürürken, Lucas'ın sevdiği gibi, parıldayan bir nehirden geçtiler. Nehirden geçerken, Angus "Dikkatli olun! Buralarda, hiç beklemediğiniz sürprizlerle karşılaşabilirsiniz," dedi.
Enchanted Ormanı'na daha da derinlere indiklerinde, futbol oynamayı seven Andres'in dikkatini çeken, futbol oynayan bir sincapla karşılaştılar. Sincap onlara, "Bu gizemi çözmek için bir bulmacayı tamamlamanız gerekiyor!" dedi. Angus, sırt çantasından haritasını çıkardı. Harita, kayıp parıltıların izini gösteriyordu. Ormanda iz sürerek ilerlediler.
Haritada işaretli yere geldiklerinde, büyük bir bulmacayla karşılaştılar. Bulmacanın parçaları, kayıp parıltıların izini takip ediyordu. Angus, bulmacayı çözmek için ipuçlarını birleştirdi ve diğerlerine yardım etti. "Unutmayın," dedi Angus, "Birlikte çalışmak, her zaman en iyi yoldur!"
Bulmacayı tamamladıklarında, gizemli bir mağaraya ulaştılar. Mağarada, kar tanelerinin parıltılarını emen küçük, şımarık bir yaratık buldular. Yaratık, parıltıları oyuncaklarına koymak istiyordu.
Pola, yaratığa, parıltıların herkese neşe verdiğini ve paylaşmanın önemini anlattı. Yaratık sonunda hatasını anladı ve tüm parıltıları geri verdi.
Pola, arkadaşlarının yardımıyla parıldayan kar tanelerini geri getirdi. Mutlulukla, benzersiz şekillerde parıldayan kar tanelerini tekrar yapmaya başladı. Herkes, bu macera sırasında birbirlerine yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu öğrendi.
Şimdi, her şey yoluna girdiğine göre, Kral Bearon, herkesi sıcak çikolata içmeye davet etti. Pola, en iyi sıcak çikolatasını yaptı. Herkes, Pola'nın sıcak çikolatasının tadını çıkarırken, bu macera boyunca birlikte geçirdikleri zamanı ve birbirlerine olan sevgiyi konuştular. Birbirlerine daha sıkı sarıldılar. En sonunda, herkes huzur içinde bir çay partisi verdi.