Bir zamanlar, büyülü bir ormanda, Wei adında küçük bir çocuk yaşarmış. Wei, yapım işlerine bayılırdı. Ağaçlardan kulübeler yapar, taşlardan kaleler inşa ederdi. Aynı zamanda geleneksel oyunları da çok severdi. Orman, her zaman renkli ve neşeliydi. Güneş ışığı her yeri aydınlatır, gökkuşakları sık sık görünürdü. Ama bir sabah, ormanın keyfi kaçmıştı. Güneş kaybolmuş, her yer grileşmişti. Wei, merakına yenik düşerek ne olduğunu öğrenmek istedi.
Ormanda yürürken, derin gökyüzü mavisi kürkü ve altın tacıyla görkemli bir ayı olan Kral Tüylük ile karşılaştı. "Merhaba, Wei!" dedi Kral Tüylük, sesi yumuşacıktı. "Güneşin kaybolması beni çok endişelendiriyor." Wei, Kral Tüylük'e bu tuhaf durumun sebebini sordu. Kral Tüylük, "Güneşi getiren Bulut Yavrusu Güneşli kayboldu," diye yanıtladı. "Güneşli, turuncu-kırmızı tüyleri olan, gökkuşakları bırakan, neşeli bir köpek yavrusudur. Onsuz, orman karanlıkta kalır."
Wei, hemen soruşturmaya başlamaya karar verdi. Kral Tüylük, ona yardım etmeye gönüllü oldu. Birlikte ormanı aramaya başladılar. İlk olarak, Güneşli'nin pamuk şekerinden yapılmış gibi görünen izlerini takip ettiler. İzler, ormanın derinliklerine, sihirli kokularla dolu bir patikaya doğru uzanıyordu. Yol boyunca, Wei'nin yapmayı sevdiği gibi ağaç dallarından yapılmış küçük heykellerle karşılaştılar. Kral Tüylük, Wei'nin yeteneğine hayran kaldı, çünkü bu, ormandaki gizemi çözmelerine yardımcı olabilirdi.
İzler, Uyku Diyarı'na götürdü onları. Uyku Diyarı, her yerin portakal renginde olduğu, herkesin uyuduğu, rüyaların hüküm sürdüğü bir yerdi. Burası, her zaman uyumayı seven, yumuşak bir battaniye pelerini takan ve herkesi istediği yerde uyuma gücüne sahip kraliçe Uykuş'un hüküm sürdüğü yerdi. Kraliçe Uykuş, Güneşli'yi fark etmeden rüyasına hapsetmişti ve derin bir uykuya dalmıştı. Kraliçe uyandırılamadığı için, ormanın güneşi geri dönmüyordu.
Wei, yapım becerilerini kullanarak bir çözüm bulmaya karar verdi. Geleneksel oyunlardan ilham alarak, ormandan topladığı malzemelerle sihirli bir rüya yakalayıcı yaptı. Rüya yakalayıcı, Uykuş'un rüyalarına girmesini ve Güneşli'yi kurtarmasını sağlayacak bir araçtı. Rüya yakalayıcıyı bitirdikten sonra, uyku diyarında ilerlemek için bir dizi bilmece ve bulmacayı çözmeleri gerekiyordu. Wei'nin becerileri bu noktada çok işe yaradı. Mantıksal düşünme yeteneği ve problem çözme becerisi, onu bilmeceleri çözmede ve Uykuş'a ulaşmada başarılı kıldı. Wei, bulmacaları çözerken, eski tahta bloklardan bir kale inşa eder gibi, adım adım ilerledi.
Sonunda, Wei ve Kral Tüylük, uyuyan Kraliçe Uykuş'a ulaştılar. Rüya yakalayıcı, Kraliçe'nin rüyasına girdi. Kraliçe, yavaşça uyandı. Gözlerini açtığında, Güneşli'nin rüyasında hapsolduğunu fark etti. Hemen onu serbest bıraktı. Güneşli, serbest kalır kalmaz, gökkuşağı izlerini yeniden çizdi ve ormanın üzerine güneş ışınlarını saçtı. Orman, eski neşesine kavuştu. Gökkuşakları, gökyüzünde dans etti.
Kral Tüylük, şölen hazırladı. Bal ve çay ikram etti. Herkes birlikte kutladı. Wei, Güneşli'nin kurtarılmasında oynadığı rolün mutluluğunu yaşadı. O günden sonra, Wei, hepimizin bir araya gelerek yeteneklerimizi kullanırsak, her zorluğun üstesinden gelebileceğimizi öğrendi. Gökkuşağı Ormanı, bir kez daha neşe ve aydınlıkla doldu.